Amerika Birleşik Devletleri'nin iç içe geçmiş siyaseti ve ekonomisinin karmaşık tablosunu tartışırken göz ardı edilemeyecek bir olgu, ABD seçim yılı ile borsa performansı arasında ince bir bağlantının var gibi görünmesidir. S&P 500 Endeksi'nin 1972'den bu yana son 13 ABD seçimindeki performansının derinlemesine analizi yoluyla, birçok ilginç ve düşündürücü model keşfettik.

1. Seçim yılında “refah demek”

Öncelikle genel olarak bakıldığında, bu 13 seçim yılı boyunca (özellikle Eylül'den Aralık'a kadar) S&P 500 Endeksi ortalama %0,43 artışla ılımlı bir büyüme eğilimi gösterdi. Bu veriler bize, siyasi arenadaki çalkantılara rağmen borsanın her zaman istikrarlı büyüme ritmini yakaladığını gösteriyor. Daha da ilginç olanı, durgunluk yıllarını (1980, 2008, 2020) hariç tuttuğumuzda ortalama artışın %0,9'a çıkması, ekonomik istikrarın olduğu dönemlerde borsanın seçim yıllarındaki performansının daha güçlü olduğunu gösteriyor.

2. “Yıl sonu sprint” olgusu

Daha ayrıntılı analizde, seçim yılının Kasım ve Aralık aylarının borsa için "en önemli zaman" haline geldiğini gördük. S&P 500'ün son iki ayda ortalama kazancı %1,44'e ulaşırken, durgunluk yılları hariç tutulduğunda bu oran %1,18'e yükseldi. Bu, seçim tarihi yaklaştıkça piyasada genellikle iyimserliğe dayalı bir yükseliş dalgası yaşanacağını ve yatırımcıların gelecekteki politika yönelimleri ve ekonomik beklentilerle dolu olduğunu gösteriyor.

3. Kasım ayının “Mucize Ayı”

Yalnızca Kasım ayında ortalama artışın %1,61'e kadar çıktığını, durgunluk yılları hariç tutulduğunda bile %0,9'luk sağlam bir büyümeyi sürdürdüğünü özellikle belirtmekte fayda var. Bu olgu artan seçmen duyarlılığı, politika beklentilerinin netleşmesi ve piyasa fonlarının yeniden tahsisi ile ilgili olabilir. Bir durgunluk olmazsa Kasım ayı borsa için en parlak aylardan biri gibi görünüyor.

4. Ekonomik durgunluğun “iki ucu keskin kılıcı”

Ancak durgunluk hayaleti belirdiğinde durum farklı olur. 1980 ve 2020 deneyimi bize, seçimden önce ekonomik bir durgunluk olması durumunda S&P 500'ün Kasım ayında genellikle %10'dan fazla yükselebileceğini söylüyor. Bu, borsanın bir "karşı saldırısı" gibi görünüyor, ancak aslında öyle. Piyasanın politika teşviklerine verdiği tepkiyi yansıtıyor. Güçlü beklentiler ve panik toparlanması. Ancak bu büyümeye genellikle daha yüksek belirsizlik ve risk eşlik ediyor.

5. Seçim Yılında “Karşılaştırmalı Avantaj”

Nihayetinde araştırmamız önemli bir sonucu ortaya koyuyor: Ekonomi istikrarlı kalırsa, ABD seçimlerinden önce borsanın yükseliş olasılığı önemli ölçüde artıyor. Daha da önemlisi, ekonomik durgunluğun yaşanmadığı seçim yılının Eylül ve Ekim aylarında S&P 500'ün ortalama artışı %0,54'e ulaşırken, Eylül ayı %0,95'lik artışla başı çekti. Bu, seçim yıllarının borsa için nispeten dostane bir dönem olduğunu ve performansın seçim dışı yıllara göre biraz daha iyi olduğunu gösteriyor.

Çözüm

Özetlemek gerekirse, ABD seçim yılı ile borsa arasındaki ilişki karmaşık ve incelikli. Siyasi oynaklık belirsizlik yaratsa da tarihsel veriler, seçim yıllarının ekonomik istikrar ortamında borsa için yukarı yönlü bir ivme sağlama eğiliminde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla yatırımcılar için bu kanunu kavrayarak ve piyasa trendlerini rasyonel bir şekilde analiz ederek siyaset ve ekonominin senfonisinde kendi yatırım fırsatlarını yakalayabilirler.

Önümüzdeki üç ay içinde döviz çemberi kesinlikle inişli çıkışlı bir piyasa trendine girecek. Nihayetinde, yeni başkan Ocak ayında göreve başladığında kesinlikle bir trende liderlik etme fırsatına sahip olacak. Fırsatlar her zaman olacaktır, önemli olan size yeterince bırakmaktır.

#BTC走势分析 #美联储何时降息? #以太坊基金会