2008 finansal krizinden bu yana, küresel ekonomiler, hükümetlerin borç yönetimi stratejileriyle şekillenmeye devam ediyor. Borç ihracı, devletlerin finansal yükümlülüklerini yerine getirmek için başvurdukları önemli bir araç haline gelmiştir.

Bu noktada, Borç ihracının dört yıllık likidite döngüsü üzerindeki etkilerini ve mevcut "Yaz" döneminin karakteristik özelliklerini inceleyeceğiz. Ayrıca, bu döngünün sonunda yaşanabilecek potansiyel bir makro düşüş senaryosunu tartışacağız.

Dört Yıllık Likidite Döngüsü

Dört yıllık likidite döngüsü, ekonomilerin belirli aralıklarla genişleme ve daralma evreleri yaşadığı bir süreçtir. Bu döngü, genellikle aşağıdaki aşamalardan oluşur:

1. Kış (Kriz ve Sıkı Para Politikaları):

- Finansal krizler ve ekonomik daralmalar bu dönemde görülür. Hükümetler ve merkez bankaları, sıkı para politikaları ve borç azaltma önlemleri uygular.

2. İlkbahar (Toparlanma ve Teşvikler):

- Ekonomik toparlanma süreci başlar. Hükümetler, teşvik paketleri ve genişlemeci para politikaları ile ekonomiyi desteklemeye çalışır.

3. Yaz (Büyüme ve Kazançlar):

- Ekonomik büyüme hızlanır ve kazançlar artar. Borçlanma maliyetleri düşer, likidite artar.

4. Sonbahar (Zirve ve Durgunluk):

- Ekonomik büyüme yavaşlar ve piyasalarda durgunluk belirtileri görülmeye başlar. Bu aşamada borçlanma maliyetleri artar ve likidite azalır.

2008 Krizinden Sonra Borç İhracının Rolü

2008'den bu yana, birçok hükümet borçlarını finanse etmek için yoğun bir şekilde borç ihracına başvurdu. Bu süreç, özellikle kriz dönemlerinde ekonomik istikrarı koruma amacıyla önemli bir araç haline geldi. Merkez bankaları, düşük faiz oranları ve genişlemeci para politikaları ile likiditeyi artırarak borçlanma maliyetlerini düşürdü. Bu da borç yükünün yönetilebilir hale gelmesini sağladı.

Mevcut "Yaz" Dönemi ve Kazançların Artışı

Şu anda, dört yıllık döngünün "Yaz" dönemindeyiz. Bu aşama, genellikle ekonomik büyümenin hızlandığı, kazançların arttığı ve piyasalarda likiditenin bol olduğu bir dönem olarak tanımlanır. Ancak, bu dönemin sonunda genellikle "risk alan" bir makro düşüş yaşanır. Artan borçlanma maliyetleri ve azalan likidite, ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve piyasalarda çalkantıya yol açabilir.

Potansiyel Makro Düşüş ve Riskler

"Yaz" döneminin sonuna yaklaştıkça, borç yükü ve faiz oranlarındaki olası artışlar, hükümetlerin borçlarını yönetme kapasitesini zorlayabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, bu süreçte daha büyük risklerle karşı karşıya kalabilir. Borç servis maliyetlerinin artması, büyüme beklentilerini olumsuz etkileyebilir ve finansal piyasalar üzerindeki baskıyı artırabilir.

Borç ihracı, son yıllarda hükümetlerin finansal stratejilerinde merkezi bir rol oynamıştır. Dört yıllık likidite döngüsü, ekonomilerin genişleme ve daralma süreçlerini anlamada kritik bir araçtır. Mevcut "Yaz" döneminde kazançlar artarken, bu dönemin sonunda yaşanabilecek potansiyel bir makro düşüşe karşı dikkatli olmak gerekmektedir. Özellikle $BTC üzerindeki düşüşün tam bu dönemde gerçekleştiği söylenebilir. Dolayısıyla bu noktadan sonra, hükümetlerin ve merkez bankalarının alacağı önlemler, bu sürecin yönetilmesinde önemli olacaktır. Önümüzdeki faiz indiriminin sert yapılmasıyla işlerin yeniden tersine döneceği ve Trump ile birlikte likiditenin hızlı şekilde bu alana akacağı öngörülmektedir👍