Bitcoin, son dönemlerde simetrik bir üçgen formasyonu içinde işlem görmekte. Bu formasyon, fiyatın belirli bir aralıkta hareket ettiği, daralan bir fiyat aralığı ve artan sıkışma ile karakterize edilir. Üçgenin üst ve alt sınırları, potansiyel kırılma noktalarını belirleyen önemli seviyelerdir. Şu anda, Bitcoin’in fiyatı, 100 günlük hareketli ortalamanın altında işlem görüyor. Bu hareketli ortalama, tarihsel olarak direnç seviyesini temsil etmiştir ve fiyat bu seviyenin altında kalmaya devam ederse, satıcı baskısının artabileceği sinyalini verir.
100 MA’nın üzerine çıkamayan Bitcoin, bu seviyede sürekli bir dirençle karşılaşıyor. Eğer fiyat bu seviyenin üzerinde kalıcı bir şekilde hareket etmeye başlarsa, bu durum, trendin yukarı yönlü değişebileceğine işaret edebilir. Ancak, 100 MA’nın altında kalınması, satıcıların piyasadaki baskısını artırabileceğini ve fiyatın daha da düşebileceğini gösterir. Üçgen formasyonunun üst ve alt sınırları, potansiyel destek ve direnç seviyelerini belirlemekte ve bu seviyelerde yaşanacak kırılmalar, Bitcoin’in bir sonraki hareket yönünü belirleyecektir.
Simetrik üçgen formasyonunda, genellikle fiyatın üçgenin üst veya alt sınırını kırması, önemli bir yön değişikliği sinyali olarak kabul edilir. Üçgenin üst sınırından gerçekleşen bir yukarı yönlü kırılma, alıcıların güçlendiğine işaret edebilir ve BTC’nin fiyatında bir artışa neden olabilir. Öte yandan, alt sınırdan gerçekleşen bir aşağı yönlü kırılma, satıcıların piyasada baskıyı artırdığı ve BTC fiyatının daha da düşebileceği anlamına gelebilir. Bu tür kırılmaların doğruluğunu teyit etmek için, işlem hacminin de göz önünde bulundurulması gerekir; yüksek işlem hacmi genellikle daha güvenilir bir kırılma sinyali olarak kabul edilir.
Bitcoin’in mevcut formasyonunu ve 100 MA’nın rolünü değerlendirdiğimizde, piyasada güçlü bir kırılma yaşanmadan net bir yön belirlemek zor olabilir. Yatırımcıların, formasyonun doğruluğunu ve piyasadaki genel trendi doğrulamak için sabırlı olmaları gerekmektedir. Kırılma noktaları izlenmeli ve işlem hacmi dikkate alınarak stratejik kararlar alınmalıdır. Teknik analizle birlikte, piyasadaki temel ve makro ekonomik faktörlerin de değerlendirilmesi, daha sağlam bir yatırım stratejisi oluşturmak açısından önemlidir.